EBEVEYNLİKTE ALIŞKANLIK TASARIMI

Nurçin Koçoğlu
8 min readJun 9, 2020

Alışkanlıkların Doğası ve Uygulanabilir Püf Noktaları

Çocuklarda İyi Alışkanlıklar Geliştirmek

Çocuklarınız olduğunda çok iyi bilirsiniz, ebeveynlik her zaman büyük bir sorumluluk hissini ve bazı durumlarda da bir şeyleri eksik mi yaptım, atladım mı acaba endişesini beraberinde getiriyor.

Her birimiz çocuklarımız için doğal olarak en iyisini istiyoruz ve bunun için elimizden gelen en iyi çabayı gösteriyoruz. Zaman zaman da olmadı galiba deyip üzülüyor, kendimize kızıyor ve kaygılanıyoruz.

Dişlerini her gün fırçalasın, dijital ortamlarda, ekranlarda limitli saatler geçirsin, sağlıklı beslensin, kitap okumaya, spor yapmaya, sanata meyilli olsun, insanlarla iyi iletişim kursun gibi hayatlarını kolaylaştıracaklarına, ileride rahat edeceklerine inandığımız davranışlar edinsin istiyoruz.

Sıklıkla da onlara ne yapmaları gerektiğini bıkmadan, usanmadan, papağan gibi tekrarlarken buluyoruz kendimizi. “Ödevini bitirmeyi unutma, dişini fırçaladın mı, oyuncaklarını topla, haydi yemeğini bitir, çizgi filmi kapama saati geldi, haydi uyumaya” gibi cümleler bir evin içinde her gün her gün yankılanıyor. Bazen dinliyorlar, bazen de bir kulaklarından girip diğerinden çıkıyor, duyma sağlıklarından endişe eder buluyoruz kendimizi.

Konu alışkanlıklar olunca, ben de alışkanlıklara sevdalı biri kız biri erkek 6 yaşına gelen ikizlerimizin annesi şapkamla bu konuya değinmeden tabii ki geçemedim.

Hepimiz gibi ben de zaman zaman çocuklarımıza alışkanlıklar edindirmekte zorlanıyorum. Alışkanlık tasarımının derinlerine indikçe de bu konuda bir anne olarak ne yapabilirim acaba diye bulduğum her kaynağı okuyor ve her bilgiyi hızla sindirmeye çalışıyorum.

Ben bir pedagog ya da psikolog değilim elbette. Bu nedenle paylaşacaklarım, genel anlamı ile alışkanlıklar konusunda edindiğim bilimsel kaynakların, kendi deneyimlerimin ve bu alanda öğrendiklerimin bir derlemesi.

ÇOCUKLARDA ALIŞKANLIK OLUŞUMU

İyi alışkanlıklar dediğimiz hayatımızı kolaylaştıran ya da kötü alışkanlıklar dediğimiz hayatımızda ulaşmak istediklerimize engeller oluşturan alışkanlıklarımız doğum ile birlikte hayatımıza giriyor.

Temel alışkanlıklar, aynı temel değer setlerimizde olduğu gibi aile içinde öğrenilmeye başlıyor. Ev içinde önce temel yaşam becerileri şekillenmeye başlıyor. Aile dışındaki okul, sosyal çevre, destekleyici aktiviteler ise sıklıkla aile içinde edinilen alışkanlıkların pekiştirilmesi yönünde katkı sağlıyor.

Çocuklarda temel alışkanlıklar ise sıklıkla 2–10 yaş aralığında aile içinde kazanılıyor. Evet nefesiniz sıkıştı mı, sorumluluk omuzlarınıza tüm ağırlığı ile oturdu mu? O zaman 3 tane derin nefes alıp verip devam edelim.

Çocuk içinde bulunduğu ortamın, rol model, bakım veren olarak gördüğü ebeveyn, yardımcı ve aile büyüklerinin hareketlerini özel bir çaba göstermeksizin doğal ortamında kolaylıkla öğreniyor ve taklit ederek, tekrar ederek, desteklenip ödüllendirildikçe sahiplenerek çabasızca benimsiyor.

Ödüller ise bazen istediği bir şeye izin verilmesi, bazen güzel bir bakış, bazen aferin ne güzel yaptın demek, bazen de sevdiklerinden bir dokunuş, takdir ya da onlarla daha fazla zaman geçirmek olabiliyor.

AH O AYNA NÖRONLAR! AH!

Karşımızda birisi keyifle yemek yediğinde aç hissederiz, birisi esnediğinde biz de birkaç dakika içinde genelde esneriz, limon yediğinde yüzü ekşir ise bizim de yüzümüz ekşir, hatta ağzımız kamaşır. Peki ama neden?

Ayna nöronlar ilk olarak 1980–1990 arasında araştırmacılar tarafından bulunmuş. Deney boyunca, maymunların karşıdaki kişinin hareketlerini taklit etmelerini sağlamışlar. Bu süre zarfında bazı nöronların, taklit hareketlere karşılık verdiğini fark ederek “ayna nöronlar” demişler. Kuşlarda melodileri, sesleri taklit etmekte de işleyen bu bu tarz bir ayna sisteminin insan beyninde de olduğu anlaşılmış.

Ayna nöronlarımız, izlediğimiz bilgiyi kopya etme özelliğine sahip. Çocuklar başka çocuklar üzüldüğünde üzülür, dans eden bir çocuk gördüğünde yanına gidip hızla dansa katılır. Duyguları gözlemler, hisseder ve taklit eder. Tabii sadece duyguları değil, davranışları da.

Ayna nöronlar aynı zamanda karşıdakinin ne yapmak istediğini ve ne hissettiğini de anlamamıza da yardımcı oluyor, böylece birbirimizin duygularını kendi beynimizde kopya ediyoruz. Bu nöronlar, birinin beden dilinden ne hissettiğini algılayıp, empati kurmamızı da sağlıyor. Ayna nöronlar gözlemlenen hareketin algılanması ve hareketin taklit edilmesi için sistemlerimiz aynı zamanda. Ayna nöronlar ile motor nöronlar arasında sıkı bir bağ var. Karşıdakini anlamak için ve taklit etmek için birlikte çalışıyorlar. Bu nöronlar hem öğrenmemize yardımcı oluyor, hem de konuşularak bilginin aktarılamadığı zamanlarda, bilginin bir nesilden diğerine aktarılmasına zemin hazırlıyor. Aile ve toplumsal geleneklerimizin nesillere aktarılmasında aynı genler gibi bir işlev sağlıyor.

Yani evde kitap okunduğunu gören bir çocuk kitap okuyor, yemek seçilmeyen evde yemek seçme azalıyor, spor yapan ebeveynlerin çocukları spor yapmaya özeniyor, yüksek sesle konuşulan evde çocuklar yüksek sesle konuşuyor. Bizleri ev içinde sürekli gözlemleyerek taklit ediyor, bize benzemeye çalışıyor ve bizler gibi oldukça beğenileceklerini takdir göreceklerini düşünerek davranış pekişiyor, alışkanlığa dönüşüyor. “ Hık demiş burnundan düşmüş” sözümüzün hakkını veriyor.

Bu durum içinde hem iyi hem kötü haberi barındırıyor. “Boynuz kulağı geçsin” demek için biraz kendimizi de dönüştürmemiz, çocuklarımızın kazanmasını istediğimiz alışkanlıklar için önce kendimizin de elimizden geldiğince hayatımıza sokmamızı gerektiriyor.

Bilimsel araştırmalar, babanın çocuğun hayatında aktif olarak yer alması, onunla uzun olmasa bile verimli zaman geçirmesinin, çocuğun sağlıklı gelişimi için anne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Dünyada neler olup bittiği hakkında fikri olmayan çocuk, çoğu şeyi anne ve babasını gözlemleyerek öğreniyor. Gözlemlemenin ardından deneme yanılma yöntemi ile dünyayı anlamlandırmaya çalışıyor. Gözlediği davranışlar ve deneyimlerinden yola çıkarak iyi veya kötü bir sonuca ulaşıyor.

Her çocuk, anne ve babası gibi davranma eğilimi gösteriyor. Onun için en önemli ve kolay öğrenme seçeneklerinden biri taklit etmek. Yani anne — baba, davranışları ile ona rol model oluyor.

Diyelim ki bazı alışkanlıklarımızı ne kadar istesek de değiştiremiyoruz. Dünyanın sonu mu? Neyse ki değil. Sonuca değil sürece odaklanarak çocuklarımıza belirli alışkanlıkları da alışkanlıkların mekanizmasını çocuklarımız için de kurgulayarak yapmamız mümkün.

İşte size püf noktaları:

PÜF NOKTALARI

1. Tek alışkanlığa odaklanmak:

Malum bir alışkanlık kazanımı en az 66 gün sürüyordu. Çocuğumuzda kazandırmak istediğimiz alışkanlıkların hepsini aynı anda sağlamaya çalışmak yerine en önemli ve çocuğumuzun da kazanmaktan en keyif alacağı, yapısına en uygun olan ile başlayabiliriz.

Keyif almadığımız hiçbir şeyi insan doğası gereği sürdürmek istemediğimiz için ilk alışkanlığı en kolay ve en keyif verenler içinden seçmek, çocuğumuzun bu süreci olumlu bir deneyim kazanması için değerli. Çocuğumuzda alışkanlık tamamen yerleştikten ve otomatik bir refleks halini aldıktan sonra ikinciye, üçüncüye geçmek uygulanabilir olan çözüm.

2. Cazip Kılmak:

Örneğin konumuz kitap okuma alışkanlığı olsun. Çok sevdiği bir kitabı birlikte seçip alarak başlayabiliriz. Bu kitabı onun seçmesi ve istemesi kıymetli. Bunu yaparken kendimize de onun yanında bir kitap alarak okumak için heyecanladığımızı, birlikte okuyacağımızı söylemek cezbedici olabilir.

İşin içine biraz da oyun, neşe ve eğlence kattık mı hemen benimsiyorlar. Merak etmek ve sevmek işin başlangıç noktası.

3. Rutini Belirlemek:

Saat kaçta, ne şekilde, ne zamanlar bu alışkanlığı uygulayacağız? Hangi aile ferdi bu konunun uygulanmasından ana sorumlu, hangisi yardımcı rolde olacak? Bunu da bir aile kuralı olarak tüm ev fertleri ile netleştirmek kıymetli.

Çocuklarda yemek yedikten ve oyun oynadıktan sonra kendilerini en iyi hissettikleri ve daha az yorgun oldukları anda alışkanlık başlatmak kıymetli. Araştırmalara göre bu ortam irade güçlerini kuvvetlendiriyor.

Şu sorulara cevap vererek, belki bir kağıt kalemle yanlarına kendi cevaplarımızı yazarak başlayabiliriz:

Ne zaman? (Neden önce? Neden Sonra?)

Örneğin: Ahmet okuldan gelip yemek yedikten ve oyun oynadıktan sonra, çizgi film izlemeden hemen önce.

Kiminle?

Her gün aynı kişi ile yapabilecek mi? O kişi evde yoksa yedeği kimdir? Yedek bakımveren da konuya gönüllü mü? Örneğin Pazartesi, Çarşamba, Cuma baba ile; Salı Perşembe anne ile, Cumartesi babaanne ile…Ana hatları ile birkaç rol model yetişkin ile birlikte deneyimlemesi işin keyfini artırabilir. Her birinize de düşen yükü bölüştürebilir.

Nasıl? (Miktar, Yer, Ortam?)

Örneğin salonda, koltukta yan yana oturarak. Önce birlikte 5 dk. / 5 sayfa okuyacağız sonra herkes kendi kitabını okumaya devam edecek. Toplamda her gün 10 dakika kitap okuyacağız.

Dikkati dağıtacak diğer şeylerin de ortamdan olabildiğince uzak olmasında fayda var. Odaklanabilmek için çocuğun ilgisini çekebilecek ya da dikkatini dağıtabilecek noktalardan uzak olmak da sürdürülebilirlik için destekleyici.

Burada hedefleri küçük tutup her koşulda sıkılmadan kolaylıkla uygulayabilmek, yapılabilirlik ve uzun süre sürdürülebilirlik için önemli bir unsur.

4. Ödülü Belirlemek:

Sonucu değil alışkanlığa verilen emeği, tekrar etmeyi ödüllendirmek önemli. Yani 10 sayfa okumadık diye üzülmek yerine her gün bir sayfa bile olsa yapmak ve çaba göstermek, sürecin önem kazanmasını sağlayacak. Çabasına sabırla yaklaşmak, performans odağımızı bırakmak ve süreci keyifli kılmak da sürdürmek için motivasyonunuzu artıracak.

Her gün kitap okuduktan sonra güzel bir sarılma, sevdiği bir oyunu 5 dk. birlikte oynama, 1 çizgi film izleme gibi ödüller süreci çocuğunuz için keyifli hale getirecektir.

5. Görünür Kılmak, İzlemek

Takip Panosu

Kitabı göreceğiniz bir yerde tutmak (örneğin TV izlemeyi seviyor ise yanına koymak), günlük alışkanlığı bir tablo yapıp odasına yatak ucuna asmak, her gün yaptıkça bir etiket yapıştırmak.

Yapamadığınız günlerde ertesi gün bir önceki günü de tamamlamak 2 etiket yapıştırmak. Her gün yapmaya gayret ederek.

Yine kitap okumak örneğine göre 1. Hafta her gün kitap okursak hafta sonu gidip bir yeni kitap seçmek. 1 ay kitap okuduktan sonra sevdiği bir yere gitmek gibi teşvik edici, olabildiğince maddi olmayan hedefleri de tablonuza resim olarak çizebilir, işaretleyebilir, resmini asabilirsiniz.

Yine kütüphanenizde ona da bir raf açarak bitirdiği kitapları sizinkilerin yanına dizebileceğini, 10 kitap bitirince de odasında kendi rafı olacağını söyleyebilirsiniz.

Yapmak ve tamamlamak hissi kendini takdir etmeyi ve takdir edilmeyi sağladığı için çocuğunuz da heveslenecektir.

6. Niyeti Anlatmak / Konuşmak

Yine kitap okuma alışkanlığı örneğinden yola çıkarsak neden kitap okumanın önemli olduğunu, okuyanların hayattaki kazanımlarını, yazarların hayatlarını gibi örnekleri çocuğunuz ile sohbet ortamında paylaşabilirsiniz.

Aralarda da ona sorarak neden kitap okuyoruz? Okumanın faydası nedir gibi soruları çocuğunuzun yanıtlandırmasını isteyebilirsiniz. Belki konu ile ilgili çizgi filmler, kitaplar da işe yarayabilir.

7. Hayatın İçine Sokmak

Yine kitap okuma örneğinden yola çıkarsak bir gün kütüphane gezip orada oturup okumak, bir gün bir kitapçıda kitap okuma aktivitesine gitmek, bir gün matbaa nasıl çalışır nasıl basılır videosu izlemek gibi hayatın içinde deneyim ile öğrenmeyi teşvik etmek çocuğunuzun konuya daha çok merak ve ilgi duymasını sağlayabilir.

8. Alışkanlığı Ceza Yapmamak, Tutarlı Olmak

Alışkanlık iyice oturana kadar konuyu bir stres unsuru haline getirmemek, yapılmadığında ertesi gün yapılması ve eksiğin tamamlanması kuralını koymak ve evde yaşayan herkesin kurala uymasını sağlamak. Bir ebeveyn kitap okuyacağız dediğinde diğerinin amaan boşverin TV açalım dememesi.Bu en sık düşebildiğimiz yanılgılardan.

Herhangi bir olumsuz davranışta yine aynı örnekten yola çıkarsak yemeğini bitirmedin git odanda kitap oku dememek.

9. Sosyal Ortak Bulmak

Konumuz kitap okumak ise bir arkadaşını da çağırıp birlikte okumak, okulda öğretmenine bitirdiği kitabı ve süreci ileterek okulda da paylaşmasını istemek, yakın bir arkadaşının ailesi ile paylaşmak ve ona sorular sormasını istemek gibi alışkanlığın sosyal ortamda ev dışında da beğeni kazanılan bir davranış olduğu hissini geçirmek.

Biliyorum kolay değil, sabır ve zaman istiyor. Ebeveynlikte her konuda olduğu gibi. Sonuçlarını aldıkça size de keyif vermesi ve çocuklarımıza örnek olmaya çalışırken bizlerin de faydalı alışkanlıklar edinmemiz dileklerim ile…

Bu yazıyı beğendiyseniz alışkanlıklar ile ilgili bu yazımı da okumak isteyebilirsiniz.

--

--

Nurçin Koçoğlu

*Mindfulness *Habits *WellBeing *Start-up Mentor *Marketing *GEM Ms Digital Business Strategy